Kitaplarım

 

Ekonomi Politikasının Amaçları  

 

 

Ekonomi politikasını, bir devletin ekonomik açıdan başarıya ulaşması için kararlar alması ve bunu uygulaması olarak ifade edebiliriz. Günümüzde bütün ülkelerin ekonomi politikalarının temel amaçlarını şöyle ifade edebiliriz.
1- İyi bir ekonomi politikasının ilk amacı tam istihdama ulaşmaktır. Tam istihdam üretim elemanlarından (Emek, Sermaye, Hammadde, Girişimci) en mükemmel bir şekilde yararlanmayı ifade eder. Emeği yerinde ve zamanında kullanmak, sermayeyi kârlı yatırımlarda değerlendirmek, hammaddeyi en iyi şekilde değerlendirmek ve en az fire ile kullanmak ve girişimcinin de yukarıda saydığımız üretim elemanlarını en verimli şekilde kullanması gerekmektedir. Atıl kalmış bir iş gücü, tam işlenemeyen hammadde kullanımı ülke ekonomisine zarardır.
2- Temel amaçlardan bir diğeri de üretimi artırmaktır. Gelişmiş ve az gelişmiş ekonomilerin temel amaçlarından biri, milli ekonominin üretim gücünü artırmaktır. Bu amaç genellikle büyüme hızı veya kalkınma hızı denen bir kavramla belirlenir. Hepimizin bildiği gibi büyüme veya kalkınma hızı bir ekonominin belli bir dönemde, genellikle bir yılda milli gelirini yüzde kaç arttığını gösterir. Normal şartlarda bizim gibi az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerde üretim artışı büyük olmak zorundadır. Bunun iki nedeni vardır. Bunlardan birincisi gelişmekte olan ülkelerde nüfus artışının hızlı olmasıdır. Çünkü bir gelişmekte olan ülke ekonomisinde brüt % 7 kalkınma hızı sağlasa ve nüfus artış hızı da % 3 olsa kişi başına düşen milli gelir ancak % 4 oranında artmış olacaktır. İkinci olarak azgelişmiş ülkelerin gelişmiş ülkelerle arasında çok büyük uçurumlar var. Gelişmiş ülkelerde kişi başına düşen milli gelir 10.000 dolarlarla ifade edilirken gelişmekte olan ülkemizde bu oran 3.000 dolar civarındadır.
3- Bir ekonomide üretilen mal veya hizmetlerin fiyatları, çeşitli nedenlerle daima değişir. Bu değişmeler bazen önemli ölçülerde olabileceği gibi, bazen de küçük değişmeler şeklinde olabilir. Küçük değişmelere sebze ve meyve fiyatlarındaki değişmeleri örnek gösterebiliriz. Ekonomi içerisinde bir takım malların fiyatları düşer, bir kısım malların fiyatları yükselir. Bunlar ekonomi içerisinde var olan şeylerdir. Ancak, ekonominin genel fiyat seviyesinde ortaya çıkan ve devamlılık gösteren bir dengesizlikler vardır ki asıl olan ekonomide sorunu bunlar yaratır. Fiyatlar genel seviyesi devamlı yükselir veya devamlı düşebilir. Fiyatların yükselmesi enflâsyonu, fiyatların düşmesi ise deflâsyonu doğurur. Ekonomi içerisinde her ikisi de istenmeyen durumlardır. Gelişmiş ülke ekonomilerinde fiyat istikrarının bozulması, çoğu kez, toplam taleple toplam arz arasındaki mevcut dengeyi bozan geçici sebeplerden ortaya çıkar. Örneğin petrol krizlerinde bunu görmemiz mümkündür. Az gelişmiş ülkelerde ise enflâsyon yapısal nedenlere dayanır. Yani ekonomideki toplam talep ile toplam arz arasındaki ilişki tam olarak kurulamadığından ortaya çıkar.

 

4- Ödemeler dengesini düzenlemek gereklidir. Ödemeler dengesinin en anlaşılır tanımı, bir ekonominin yabancı ekonomilerde üretilen mal ve hizmetlere olan talebiyle, yabancıların milli ekonomide üretilen mal ve hizmetlere olan talebi arasındaki dengeyi gösterir. Daha açık bir ifade ile dışarıya satılan mal dışarıdan alınan maldan daha ise az ise ödemeler dengesi açık veriyor demektir. Bu gelişmekte olan ekonomilerde ve gelişmiş ekonomilerde istenmeyen durumdur. Bizim ülkemizde bu sorun uzun vadeli yapısal bir sorundur. Bunun temel nedeni ülkemizin parasal sorun içinde olmasıdır. Ekonomiler güçlü para politikaları ile desteklendiği zaman başarılı olur.
5- Ülkemizde gelir ve servet dağılımı düzeltilmelidir. Günümüzde bütün dünya ülkelerinde ister kapitalist ekonomiyi benimsesin isterse sosyalist ekonomi sistemini benimsesin tüm sistemlerin ortak amacı gelir ve servet dağılımını düzeltmektir. Toplumu oluşturan bireyler arasında gelir bazında çok büyük bir fark varsa kişileri ahlâken ve vicdanen çöküntüye ve karamsarlığa sevk etmektedir. Fertlerin normal koşullarda ihtiyacını karşılayacak normal yaşamını idame ettirecek gelire sahip olması en tabii hakkıdır. Bu nedenle toplumun tümünü kucaklayacak bir ücret politikası belirlenmesi gereklidir. . Kişilerin gelirleri harcama bilincinin göstergesidir. Ancak gelir sahiplerinin gelirlerinden çok fazlasını harcaması, kısaca daha elde edeceği gelirlerini eline geçmeden harcaması ekonomik açıdan bir takım dengesizliklere neden olur. Sektörler bazında piyasadaki canlılık aynı oranda piyasaya yansımazsa belli sektörlerde krizler baş gösterir ki bu da tehlikeli bir durum dur.
6- Ülkemizde sektörel ve bölgesel öncelikler belirlenerek politikalar ona göre yönlendirilmeli ve yapılmalıdır. Bazı sektörlerin üretimini dış rekabetten korumak veya bazı bölgelerin kalkınmasını hızlandırmak amacıyla devlet bazı politikalar üretmek zorundadır. Böyle uygulamalar bölgesel kalkınmışlık farkını ortadan kaldırmak açısından önemlidir. Bu durum ayrıca toplumsal barışa katkısı nedeniyle de önemli bir siyasi karar olur. Ülkemiz de üretilen bazı malların üretiminin yapılabilmesi için gümrük vergilerini yükselterek yabancı mal girişinden zarar görmemesi sağlanabilir. Yatırım indirimi veya vergi muafiyeti gibi birtakım ekonomik ve siyasi kararlar bölgede ekonomik canlılığı sağlar.
7 - Beyin göçünün önlenmesi için tedbirler alınmalı. Teknik ve kalifiye elemanların yabancı ülkelere kaçmasını önleyici tedbirler alarak üniversite sanayi iş birliğinin en kısa zamanda birlikte çalışması sağlanmalıdır. Ekonomi içerisinde bir politikayı üretmek kadar bunu hayata geçirmekte bir o kadar önemlidir. Siyasilerin bu tür sorunları aşması için oy kaygısından uzak radikal kararlar alarak uygulamaya koyması gerekmektedir.
Buraya kadar sıraladığımız bu maddeler ile ilgili birilerinin bu işe el atması, taşın altına elini koyması gerektiği kanısındayım. Aksi takdirde dışa bağımlı kalmaya devam edeceğiz. Her yeni doğan çocuğun borç yükü artmaya devam edecektir.

 

Harun GÖK

www.harungok.com

harungok38@hotmail.com