Kitaplarım

 

Ekonomik Yorum  

 

 

Ekonomilerin temelinde üretim ve istihdam önemli bir yer tutar. Her ülkenin ekonomisi, ülkelerin siyasal yapıları ile doğrudan ilgilidir. Günümüzde gelişmiş ülkelerin ekonomileri sağlam temellere dayanmaktadır. Tüm ekonomilerde üretimler, üretimin yapıldığı yerleri ilgilendirdiği kadar diğer ülke ve toplumları da doğrudan ilgilendirmektedir.
Gelişen teknoloji nedeniyle, devletlerarasındaki ticaretin gelişmesine neden olması, ekonomik olarak ortaya çıkan olumlu ve olumsuzluklar aynı anda diğer ülkeleri de etkilemesine neden olmaktadır. Günümüzde meydana gelen krizler, gelişmiş veya gelişmemiş ülke ayrımı yapmamaktadır. Ancak, şu bir gerçektir ki en çok etkilenen ülkeler, sanayisinin temeli olmayan gelişmemiş ülkelerdir.
Yeryüzünde bir gelişmiş ülke ve birde gelişmemiş yani geri kalmış ülke vardır. Az gelişmiş ülke tanımı ise tartışmalı bir konudur. Çünkü bir ülke ya gelişmiştir; ya da gelişmemiştir. Gelişmiş bir ülkede ekonomiden bahsedilirken, gelişmemiş bir ülkede bunlardan bahsetmek mümkün değildir. Gelişmemiş ülkelerde toplum günübirlik yaşam sürerler. Bir ülke ekonomisinde dedikodulardan bile olumsuz bir etki görülebiliyorsa, bu ülkede ekonomik sistem çalışmıyor ya da sistem temelinin sağlam olmamasından kaynaklandığı ortaya çıkar.
Gelişmiş ülkelerin ekonomik yapısına bakıldığında, ülkelerin siyasi yapısı ile ekonomileri arasında doğru orantılı bir durumu görmek mümkündür. Bundan da şu anlaşılmaktadır. Bir ülkenin kalkınmasının temelinde siyasi istikrar yatmaktadır.
Ülkemiz açısından da bu durum geçerlidir. Siyasilerin alacağı radikal kararlar, girişimciye verilecek en etkili psikolojik moraldir. Sanayi ile üniversitelerin bir arada çalışması, işletmelerin araştırma ve geliştirmeye ayıracakları fonlar, ekonominin gelişmesinde çok kısa sürede kendini gösterecektir. Çok önemli olan konudan birisi de eğitilmiş insan gücünün istihdamını sağlayarak, yabancı ülkelere göndermemek gerekir.

 

Ekonomik bakımdan kalkınma top yekûn olmak zorundadır. Sadece tarım ve hayvancılıkla sanayisini geliştiren, kalkınmasını tamamlayan hiçbir ülke gösterilemez. Ancak tarım ve hayvancılık sanayinin ya da ekonominin bir bölümü olur. Gerçekte de ekonomiler bir bütündür. Sanayinin hangi dalında üretim yapılırsa yapılsın bunların hepside birbirin tamamlayıcı özellik taşır. Ancak ekonomilerde sanayinin ihtiyaç duyduğu her türlü malı belli ülke sınırları dâhilinde bulamaya bilirsin. İhtiyaç duyulan her türlü malı da üreteceksin diye bir durumda söz konusu olamaz. Bir kısmını da yabancı ülkelerden alabilirsin. Ancak dışarıdan alınan (ithal) mal veya hizmeti karşılayacak oranda ya da fazlasını dışarıya satmak (ihraç) gereklidir. Aksi durumda ödemeler dengesi açık vermeye başladı mı bu durumu düzene koymak hayli güç olmaktadır.
Gelişen teknoloji ve iletişim nedeniyle yapılan her türlü yenilik, üretilen her türlü mal dünyanın her yerinde izlendiği için o mala ihtiyaç duyulması, ülkeler arası ticareti gerektiriyor. Bu durum da dünya barışı açısından olumlu bir katkı sağlamaktadır.
Bireyler arasındaki sosyal adaletin sağlanması da ülke ekonomisi açısından ve iç istikrar bakımından önemlidir. Bunun için gelir dağılımı adil olmalı, bireylerin insanca yaşayabileceği gelire sahip olması gerekmektedir.
Ülkenin yönetim ve idari kademelerindeki harcamalar ve cari harcamaların kontrol altına alınarak tasarrufa yönelmelidir. Bölgesel ekonomik kalkınmışlıkları ortadan kaldıracak tedbirler almak, bölgesel göçleri önler. Çünkü: Her birey kendi yurdunda, yuvasında, toprağında mutlu olur.

 

Harun GÖK

www.harungok.com

harungok38@hotmail.com