Kitaplarım

 

Girişimciyi Sıcak Para ile Korumak Gerek  

 

 

Bütün ekonomik sistemlerde sistemin başarısı işletmelerin refah ve mutluluğuna hizmet içindir. Bu nedenle toplum hayatını düzenleyen kurallar ve normlar vardır. Bu kurallar ve normlar bireylerin her türlü sorunlarını çözer, her türlü zorluklarını giderir.
Ticari hayattaki kanunlar ve normlarda ticaretin gelişmesi ve büyümesi için düzenlenir. Kanunlar ve yönetmeliklerle birlikte ticaretin özünde var olan etik değerleri de ihtiva eder. Bu etik değerler içerisinde ahlâk kuralları, görgü kuralları, örf ve adetler bulunur. Bunların bir kısmına da yerleşmiş kültür denir. Bizim ticari kültürümüzün en önemli kaynağı ahilik kültüründen kaynaklanan ticaret ve sanat kültürüdür.
Bunun yanında yazılı kaynaklarımızda vardır ki, bunlarda ticaretin özünde tamamlayıcı özellik taşır. Bunlar; Ticaret Hukuku, Kıymetli Evrak Hukuku, Gelir Vergisi Kanunu, Kurumlar Vergisi Kanunu, Vergi Usul Kanunu gibi her birinin görev ve işlevi farklı olmakla birlikte ticari hayatımızda düzeni sağlamak ve sorumlulukları belirlemek ve bunun için kıstaslar koyarak birlik ve beraberliğe ekonomik bakımdan da ülke kalkınmasına yardımcı olmak gerekmektedir.
Ülkelerin kalkınmışlıklarının göstergelerinden biriside ve en önemlisi girişimci sayısıdır. Bir memleketin girişimci sayısı ne kadar fazla ise gelişmişlikleri ve gelir dağılımı o kadar düzenli olur. Bunun için de girişimcinin çoğalması, yaşaması ve büyümesi için bütün kanun ve yönetmelikleri seferber etmek gerekmektedir.

Yerel yöneticiler, dernekler, odalar ve diğer çeşitli amaçlarda kurulmuş olan birliktelikler girişimciliğin, üretimin, ticaretin, pazarlamanın velhasılı tam istihdama doğru gidişin önünü açmalı; mümkün olduğunca işletmelere yaşama şansı tanımalıdır.
Günümüzde ortaya çıkan şirket kuruluşları, birleşmeleri ya da yabancı şirketlerle yapılan evliliklerde önemlidir. Rekabet ortamının son hızla devam ettiği günümüzde işletmelerimize işletme yönetimleri yanında diğer kurum ve kuruluşlar da destek olmak zorundadırlar.

Ülkemizdeki üretimin boyutunu çeşidini ve kalitesini artırmak için her türlü imkân sağlanmalı ve her türlü eğitim ihtiyaçları giderilmeli, yeri ve zamanı geldiğinde yeni yatırımlarla büyüyüp gelişmeleri sağlanmalıdır.
Bu sorumluluğun en önemli kısmını yatırımın yapılacağı bölgedeki organize bölge müdürlükleri, yerel yönetimler ve ilgili odalarda taşımaktadır.
Günümüzün en büyük üretim, pazarlama satış ya da aracı işletmeleri geçmişin küçük işletmesi idi. Öyle ise işletmeleri büyütmemiz, güçlendirmemiz ve kendi ayakları üzerinde durabilmesi için herkesin üzerine düşen görevi yerine getirmesi gerekmektedir.

Çünkü dünyanın neresine giderseniz gidiniz işletmeler küçük çapta kurulur ve sermayesinin tamamı öz kaynaklardan oluşur. Yabancı kaynak pek az bulunur. Ya da hiç bulunmaz.

 

Bu nedenle de büyümeleri gelişmeleri yavaş olur ama sağlam olur. Çok büyük kararlar için bazen uzun zaman gerekebilir. Çünkü kısıtlı olan kaynakların kullanılması uzun düşünce ve tartışmalar ve araştırmalar gerektirir. Bu nedenle de sıcak para işletmeler için en önemli kısmı oluşturur.
İşletmenin büyümesi yeni yatırımlar için örneğin, bir arsanın tedariki ya da üstünün kapatılmasının maliyeti çok yüksek olmamalıdır. Bu tür değerler mümkünse ücretsiz sağlanmalıdır. Arsa tedariki minimum maliyetle sağlanmalı ve bunun için ayrılan kaynak makine teçhizat için kullanılmalıdır.
Aklın yolu birdir. Yanlış hesaplamalar ve saplantılar içerisinde olmak ya da bu konuda çözümsüzlük yaratmak asla aklıselim yöneticinin yapacağı bir iş olamaz.
Bir üretim işletmesinin sağlayacağı 10 ya da 20 bin metre karelik bir fabrika arsası için ayıracağı 400 ya da 500 bin lira işletmenin büyüklüğüne göre değişmekle birlikte çok önemli bir meblağı ifade eder. Bu durum bir KOBİ için çok büyük bir rakamdır. Bu nedenle gerekli çalışmalar ve düzenlemelerle bu tür sorunlar aşılmalıdır.
Bu nedenle konun başında hukuk sistemleri ve kanunlar, tüzükler ve yönetmelikler bireylerin işletmelerin ve en son devletin varlığı için ve geleceği için vardır.
Rekabet ortamı içerisinde yabancı ülkelerle rekabet edebilmemiz için, üretmemiz için, cari açığı yani dış ödemeler dengesindeki açığı kapatmamız için bu şarttır. Aksi durumda girişimcilerimize psikolojik olarak zarar veririz. Ekonomi içerisinde üretim faktörlerinin en önemlilerinden birisi olan girişimci yani risk üslenen kişi için sermaye yeni dikilen ağacın dal budak salması kısa zamanda meyve vermesi için köküne dökülen su gibidir.
Belki bu konuda yöneticiler kanunları, tüzükleri ya da yönetmelikleri bahane edebilirler. Ancak bu yasalar değişmez ilahi kanunlardan değildir ya. Neticede hepsi insan beynin ve düşüncesinin ürünüdür. Hazırlanan kanunlar zamana ve yere göre cevap veremiyorsa ya da aksamalar oluyorsa düzeltmeler yapılmalıdır.
Burada bir daha söyleme ihtiyacı duyuyorum. İlgililer girişimci ve yatırımcılarımız için yüz binlerce liraya iş alanı temini yerine bunu daha uygun fiyatlardan düzenlemenin yollarını bulmak zorundadır.
Bir başka konu ise üretilen ürünün satış ve teşhir yerleri ile üretim yerleri arasındaki uzaklıkla ilgilidir. Organize sanayi bölgeleri içerisinde satış mağazalarının olabileceği yerler kooperatif usulü ya da değişik şekillerde yapılabilir. Bu tür yatırımlar organize sanayi bölgelerinin büyüyüp gelişmesinde çok büyük katkılar sağlar. Nitekim Konya da bunu görmekteyiz.
Öyle ise bu ülkeye hizmet zamanı, Ülkeyi sevme zamanıdır. Ülkemi seviyorum onun uğruna ölürüm, canım feda olsun demekle ülke sevilmiyor artık. Günümüzde ülke sevgisi, vatan aşkı ölmekle değil hizmetle, eserlerle oluyor. Şimdi ölme zamanı değil dirilme, hizmet etme, üretip satma ve tekrar üretip satma velhasıl şimdi rekabet zamanıdır. Haydi hayırlısı.

Harun GÖK

www.harungok.com

harungok38@hotmail.com