Toplumun Yarayan Kanası Gelir Dağılımı ve Yoksulluk

Toplumun Yarayan Kanası Gelir Dağılımı ve Yoksulluk

Ülkemizde istatistiki verileri Türkiye İstatistik Kurumu kısa adı TUİK olan kuruluş tarafından yapılır. Tüm istatistiki veriler bu kuruluşun sunduğu bilgiler ışığında değerlendirilerek analizi yapılır. Bu kuruluşun en son yayınladığı gelir dağılımı ile ilgili istatistiki verilere göre toplumun belirli kesimi yine yoksul olup diğer bir kısmı yine zengindir.

Geçtiğimiz yıl yani 2017 yılında en yoksul yüzde 5’lik kesimin gelirden aldığı pay ortalama yüzde 0.9, en zengin yüzde 5’lik kesimin aldığı pay yüzde 20.8 olmuştur. Kabaca 1’e 23’lük bir denge söz konusudur.

En zengin yüzde 5’lik grubun gelirden yüzde 22.3 pay aldığını belirttik. Bu pay, neredeyse nüfusun yarısının payına eşit.

Nüfusun yarısı, gelirden yüzde 23.8 pay alabiliyor. Nüfusun yaklaşık yüzde 80’i ise gelirin ancak yarısını elde edebiliyor. Yüzde 80’in gelirden aldığı pay yüzde 52.7 düzeyinde.

Bu konuda sizlere bir çarpıcı dengesizlik oranı daha aktarmak istiyorum.

Nüfusun yüzde 95’inin gelirden aldığı pay yüzde 77.8, nüfusun yüzde 5’inin gelirden aldığı pay ise yüzde 22.3 düzeyinde bulunuyor.

Yıllar itibariyle bu durum değişmiyor. Yani gelir adaletinde ya da adil paylaşım konusunda sıkıntı devam ediyor.

Yukarıda saydığımız nedenlerin dışında gelir dağılımındaki dengesizliğin bir başka nedeni de, kayıt dışı ekonomi ile haksız kazanç elde etmektir.

Kayıt dışı kazançlar belgeye dayanmayan, vergilendirilmeyen kazançlar olduğu için Gayrı Safi Milli Hasılanın hesaplanmasında görülmez. Bu hesaplamaya dahil edilemez. Bu nedenle istatistiki verilerin gerçeği yansıtmamasına neden olur.

Bu tür kazançların çok fazla arttığını, değerleri neredeyse milyona varan otomobillerin sayısından, değerleri milyon dolarlarla ölçülen lüks rezidansların artışından izlemek mümkündür.

İşte bu tür kazançlar da hesaplamalara girse, gelir dağılımındaki çarpıklık kim bilir hangi boyutlara varır.

TÜİK’in açıkladığı gelir ve yaşam koşulları araştırmasının 2017 sonuçlarına göre toplumun yaşam koşullarında da fazla bir değişiklik yoktur. Toplumda genel olarak eğitim düzeyi arttıkça yoksulluk oranı doğal olarak azalıyor. Okuryazar olmayanların yüzde 25.4’ü, yüksek öğretim mezunlarının yüzde 1.5’i yoksul.

Nüfusun yüzde 59.1’i kendine ait konutta oturuyor. Konutlarla ilgili sıkıntılar ise büyük ve yıldan yıla hiç değişmiyor.

Toplumları güçlü kılan birtakım değerler vardır. Bu değerler;

1- Toplumun sosyal güvenlik sorununu çözmekle,

2- Sağlık hizmetlerinin en üst seviyede uygulamakla,

3- Eşit şartlarda ve en üst seviyede eğitim hakkından yararlanmakla,

4- Adil bir gelir dağılımı ile,

5- Yargı sisteminin herkese eşit seviyede ve adil olması ile, toplumlar daha barışık daha huzurlu ve mutlu olurlar.

Normal şartlarda her birey rahat yaşamak, isteklerini ve ihtiyaçlarını yerine getirmek için mücadele eder.

-Tatile gitmek,

-Ev almak,

-Otomobil almak,

-Yazlık sahibi olmak ister.

Bu tür istek ve ihtiyaçlara rağmen en zorunlu olan beslenme, barınma, sağlık ve eğitim gibi ihtiyaçlarda sıkıntı çekmeye başlayınca toplumun anatomisi, psikolojisi bozulmaya başlar. Bu durum aile içi huzursuzlukların artmasına neden olur.

Yukarıda bahsedilen gelişmelerin temel nedenini iyi incelersek, temel sorunun kırsal kesimden şehir merkezlerine doğru olan göç hareketlerinde yattığını görürüz. Öyle ise problemlerin temel

kaynağı yanlış yapılan sanayi yatırımları ve sanayi hareketleridir.

Sanayi yatırımlarını kırsal kesime doğru yapmış olsa idik bu sorunlarla karşılaşmayıp insanları kendi evinde, köyünde, bulunduğu yerde mutlu edebilirdik. En azından ilçelere yapılacak yatırımlar insanların kendi köyünde kasabasında kalmasını sağlardı. Böylece sorunların çözümü daha kolay olurdu.

Toplum içerisinde insanlar istenilen gelire ulaşamadığı durumlarda mutlaka yeni arayışlar içerisine girer.

Çünkü insan, ihtiyacını karşılamak ister. İhtiyaç ise “giderildiğinde insana mutluk veren, giderilmediği zaman rahatsız eden bir olgudur”. Bu nedenle İhtiyacı karşılayacak gelire ulaşamayan ailelerde;

– Aile içi huzur ve mutsuzluğun artması ile boşanmalar artar,

– Kapkaç olayları çoğalır,

– İlerleyen zamanlarda can güvenli azalır,

– İnsanlar kolay para kazanma yollarına yönelir.

– Çalışanlarda iş değişimi artar.

– Trafik ışıklarında kağıt mendil veya su satanlar ya da cam silmek bahanesiyle arabanıza yaklaşan insanların sayısı artar.

Bir süre sonra ailelerin ve çocukların sokakta caddede can güvenlikleri kalmaz. Bu nedenle yapılacak tek şey, adil ve hakça bir paylaşım olmalıdır.

KİTAPLARIM

Categories