Adını Siz Koyun

Adını Siz Koyun

Bu yazımda 2002 yılından beri iç içe olduğum, ilimiz ekonomisine yön veren işletmelerin ve sanayisinin 2020 yılına girerken içinde bulunduğu durumu masaya yatırmak istedim.

Bu arada yazıma nasıl bir başlık bulayım, nasıl başlamalıyım diye düşünürken yazının başlığı ile ilgili olarak okuyucu belirlesin hissi uyandı. Bu nedenle yazıma adını siz koyun diyerek başlıyorum.

2002 yılından beri ticaret ve üretim işletmeleriyle birlikte çalışıyorum. Çalıştığım işletmelerden sadece birkaç tanesi Kayseri dışında olup geneli ilimizde bulunmaktadır. Çalıştığım işletmelerde ve genel olarak ilimiz ekonomisiyle ilgili birtakım rahatsızlıklarımı dile getirmek istedim.

Bu sıkıntıları şu şekilde tartışmaya açmak istiyorum:

– İlimiz ekonomisi ve siyasi geleceğini birkaç kişinin iki dudağının arası belirliyor. Bu durumdan ne zaman ve nasıl kurtuluruz? Merak ediyorum.

Ama ben burada kendi görüşümü söylemeden geçemeyeceğim.

Şehrimizin tüm akil insanları bir araya gelerek ortak doğrularda buluşarak karar vermelidir. Benim için en önemeli konu ise senlik benlikten ve rant kavgası ile çıkar çatışmalarından uzak bir hizmet yarışına girilmesi yönündedir.

– Şehrimizle ilgili yapılacak yatırım ve hizmetler için tüm parti ve siyasilerle istişare toplantılarını genişleterek tabana doğru yayarak yapmalıyız. Bu konuda en mükemmel örnek Gaziantep ve Fatma ŞAHİN örneği incelenmelidir.

– Siyasetçilerimiz, yerel yöneticilerimiz ve sanayicimiz sürekli fikir teatisinde bulunmalı, çok sık bir araya gelmelidir.

Kapalı kapılar ardında toplantılar yapılarak kararlar almaktan kurtulmalıyız. Senlikten benlikten, senin adamın , benim adamım, şuralı, buralı düşüncesinden soyutlanmalıyız.

– İşletmelerin mesaiye başlama saatleriyle öğrenci servislerinin ve memurların mesaiye başlama saatleri aynı olduğu için günün belirli saatlerinde şehir trafiği çekilmez bir hal almaktadır. Bunun çözümü ve ulaşımın rahatlaması mesai saatlerinin erkene alınması ile mümkündür. Bu nedenle özellikle üretim işletmelerinde 7-24 mesai dışında çalışan işletmelerimizle ilgili olarak çalışma saatlerini gözden geçirip mesai başlangıç ve bitiş saatlerini yeniden düzenlemeliyiz. Böyle bir düzenleme çalışanlarımızın resmi kurumlardaki işlerini yapmaları ve işletmelerden izin alarak üretim kaybını da önlemiş olacaktır. İşletmelerde mesainin sabah 06.00′ da başlayıp 15.30′ da bitmesi düşünülebilir.

– İşletmelerimizin ısı yalıtımı ve makine parkurunun yerleşme planları ve verimlilik konularında sıkıntıları var. Aydınlatma ve ısıtma yeterli değildir. Üretim işletmelerimizde dış yalıtıma gerekli önem verilmediği için ısı kaybından ve gün ışığından daha fazla yararlanma konusu başlı başına klinik bir vakadır. Üretimlerimizin genelinde emek yoğun olduğu için kışın soğuktan, yazın sıcaktan çalışanlarımızda performans düşüşü yaşanmaktadır. Bu durumlar iş kaybına neden olmaktadır.

– İşletmelerimizde kariyer yönetimi ve insan kaynakları çok iyi çalışmadığından organizasyon sıkıntısı çekmekteyiz.

Her an, en değerli, işi bilen elemanı, personeli kaybetme riskine sahibiz. Her kademede çalışan personelimizin gelecekte hangi mevkide ve hangi görevde olacağı belli değildir. Bu durum, çalışanları yeni arayışlara itmekte, sonuçta işletmemiz bir anda kalifiye elemanını kaybetme riskiyle karşı karşıya kalmaktadır.

– İşletmelerimizin önemli bir sorunu olan kurumsallaşma konusuna dikkatinizi çekmek

istiyorum.Ben burada merak ediyorum. Şehrimizde kaç işletmenin aile anayasası vardır ve kaç işletmenin iç yönetmeliği vardır?

İşletmeci arkadaş, aile anayasanız yoksa hissedarlar arasında sıkıntı kaçınılmaz. Şayet işletme iç yönetmeliği yoksa çalışanlar arasında sıkıntı ve problemler yaşarsın!

– Çalışanlarımızla ilgili istihdam ve ücret politikası sıkıntısı, sigorta primi hesaplama sıkıntısı var. Bu nedenle personel sirkülasyonu yaşanıyor.

Birçok işletme personelin büyük bir kısmının sigortasını aldığı ücretten ödemeyip, asgari ücretten ödemekte olup, bu durum, çalışanlarda güvensizlik ve huzursuzluğa ve performans düşüşüne neden olmaktadır.

– Sanayi bölgesine ulaşımı sağlayan raylı sistemi mutlaka bölgenin birkaç caddesini tavaf edecek şekilde düzenleyecek ve ayrıca raylı sistemin yakın ilçelere (İncesu, Yeşilhisar, Yahyalı, Develi, Bünyan) ulaşarak insanları şehre taşıyarak sorunlarını artırmak yerine bulunduğu yerde mutlu etme şansımız vardır. Avrupa’ da istihdam bu şekilde değil midir?

– İvedi olarak sanayimizde güçlü bir sektöre daha ihtiyaç vardır ki o sektör de otomotiv olmalıdır. Bu sektörün altından kalkacak sanayicimizin ve yeterince mühendisimizin olduğunu düşünüyorum. Sanayimizin çeşitlendirilmesi ve güçlendirilmesi için otomotiv sektörüne girilerek üretimin ilçelere yayılması ile ilçelerin de gelişmesi sağlanabilir.

Böylece göç önlenmiş olup ilçelerimizin de kalkınması sağlanmış olur. Alman usulü.

– Eğitim sistemi bir sorun ve kanamaya devam eden bir yara halinde ve işletmelerimiz vasıflı (kalifiye) eleman sıkıntısı çekmeye devam etmektedir. Neslimizi, çocuklarımızı, ustalarımızı ve tüm çalışanlarımızı öncelikle manevi olarak doyurmalıyız. Eğer manevi olarak doyurursak madden doyurmamız kolay olur.

– En kısa zamanda ve sürede şehrimize yakışır bir hava limanına ihtiyaç vardır.

Bunun için o kadar fazla kuruluş yeri ile ilgili alternatif bulunmaktadır ki bu konuda hiç sorun yaşamayacağımızı düşünüyorum.

Kayseri, Ankara ve İstanbul hızlı trenine en kısa sürede kavuşmalıdır. Bunun yanında, Mersin limanına hızlı bir şekilde ulaşım için acil özel bir demir yolu ağı gerekmektedir.

– Çek kanununa hiç kimse el atmamaktadır. Çekle ilgili en son resmi rakamlar şu şekildedir. Ocak-Haziran döneminde bankalara ibraz anında karşılıksız çıkan, 38 bin keşideciye ait 321 bin adet çekin toplam tutarı 15,6 milyar TL oldu. Karşılıksız işlemi yapılan 20 bin keşideciye ait toplam 2,5 milyar TL tutarındaki 60 bin adet çek daha sonra ödendi.

– Kıdem tazminatı sorun olmaya devam etmektedir. En kısa sürede çözümü gerekmektedir. Neden Devlet-i Aliye ‘nin ilgili birimleri bu sorunu çözmez. Anlamış değilim.

Üretim işletmelerinde gördüğüm sıkıntılardan birisi de çalışan personeli ile mahkemelik olmayan hiçbir işletme gösteremezsiniz.

Kaliteli üretim için önce iş barışı gereklidir.

– İşletmelerin birtakım hizmetleri devlet eliyle alması, (danışmanlık, işçi sağlığı ve iş güvenliği, çevre vb.) Girişimci üretimle mi uğraşsın, personelle mi, tahsilatla mı, finansman mı bulsun, pazar arayışında mı bulunsun yoksa SSK , Çevre bakanlığı ile mi, vergi dairesi ile mi, işletmesine avukat mı, işyeri doktoru mu bulsun. Ya da mali müşavir veya muhasebeci mi?

Bence devlet tüm hizmetlerin bedelini vergi olarak zaten tahsil etmektedir. Bu konuda bir düzenleme yapılırsa işletmelerimiz rahatlayacaktır.

İşletmecilere de sadece üreterek satmak düşer. Düşüncelerimi size aktarırken, şimdi sizlere birkaç soru sormak istiyorum.

1- İlimiz ihracatında en kısa sürede beş milyar dolara ulaşmak mı?

2- Şehirle organize sanayi bölgesi arası trafiği rahatlatmak için yılanlı dağına tünel açmak mı?

3- Kayseri İstanbul arası hızlı tren ile seyahat etmek mi?

4- Yeni yapılan fuar alanının sol üst tarafındaki tepeye bir otel, düğün salonu ve birkaç alışveriş merkezi yapmak mı?

5- Yeni açılan güney çevre yolunun ikinci kilometresine sağlı sollu fabrikalara ait satış noktaları yapmak mı?

6- Organize sanayinin güney kısmından Erciyes dağının Serçer bölgesinde teleferikle misafirlerimizi ve müşterilerimizi ağırlayarak ve Erciyes dağının görkemi ve haşmeti ile, şehir manzarasında konaklamalarını sağlamak mı?

7- İlimize bir otomotiv sanayinin kurulması mı?

Sahi sizce hangisi daha zor?

Yorum sizin, takdir sizin.

Ama şunu unutmayınız;

Sular yükselince balıklar karıncaları yer,

Sular çekilince karıncalar balıkları yer.

Hiç kimse bugünkü durumuna güvenmesin.

Çünkü, kimin kimi yiyeceğine

suyun yüksekliği karar verir.

KİTAPLARIM

Categories