Öncelikle 2012 yılı vatanımıza, milletimize hayırlı olsun. Her kesimin yeni yıldan beklentisi sağlık, mutluluk ve başarı dilemek olur. Hayatta her ne olursa olsun sağlık ve sıhhatle anlam ifade eder, tat verir. Tabi bende bu dileklerle başlarım, ancak devamında amacım konuyu başka bir mecraya çekip irdelemektir. Ticari hayatın özü üretmek, pazarlamak, satmak ve yeniden bu tür çalışmaların peş peşe devamının olmasıdır. Bu nedenle her ne üretirsek üretelim devamının olması gerekir. Bu günlerde sıkça konuşulan Avrupa nın Euro krizini ve Avrupa ülkelerinin düştüğü durumu eleştirmek değil, ya da bizim ne kadar etkilenebileceğimizde bu günkü konum değildir. Bu günkü konu verimliliktir. Aslına bakarsanız bütün krizlerin, yoklukların, zorlukların temel kaynağı verimliliğin zıt anlamı israftır. Üstat Necip Fazıl derki ”İnsanı öldüren kıtlık yıllarındaki açlık değildir, İnsanı öldüren insanın tokluk yıllarındaki alışkanlıklarıdır.” Öyle ise bazı alışkanlıklarımızdan vazgeçerek her türlü olumsuzluklara hazır olacağız ama kaynakları da en iyi şekilde değerlendireceğiz. Bende 2012 yılının sağlıklı, mutlu ve başarılı geçmesi dileği yanında ülkemiz için verimliliğin ön plâna çıktığı, bireylerin, ailelerin, işletmelerin ve ülkemizin israfla savaş ve mücadele yılı olmasını diliyorum. Verimlilik öyle önemli bir konudur ki, verimliliğe konu olan değerlerin kullanılması, yani tüketimi çok büyük bir titizlik ister. -Üretime konu olan emek insan ömrüyle sınırlıdır. Çünkü bu değer 10, 20 ya da en fazla 30 yıldır. – Hammaddeye bakıyorsunuz gelecekte ne olacağı belli değil. Sahip olanlar kota koydumu üretimi kısıtladığı anda yok demektir. Bitti demektir. – Sermaye tedariki küllen problem, büyük bir risktir. Bu durumda girişimciden ne bekleyelim. Peki tamam ama verimlilik ya da israf etmemek nedir? Neyin verimliliğini sağlayacağız? Bunu nasıl sağlayacağız? Haydi bunların hepsini ve daha fazlasını açıklamaya çalışalım. Verimlilikte temel düşünce elimizde bulunan mevcut değerden en iyi şekilde fayda sağlamaktır. Elbette temel konumuz üretim olduğuna göre üretimin verimliliğini konuşacağız, masaya yatıracağız. Yeni yılda irili ufaklı bütün işletmeler beyinlerini, motorlarını kaç tane elleri varsa arasına alsınlar. Bu düşünme, karar verme mekanizmalarını çok iyi kullansınlar. Çünkü sistemde bütün kurum ve kuruluşlar hatta kişiler rekabet halindedirler. Bu rekabette değerlerini, kaynaklarını en iyi şekilde kullanan kurum ve kuruluşlar başarılı oluyor. Kim ne derse desin bir gerçek var onu görmek gerek. O gerçek ise büyük balık küçük balığı değil, hızlı balık yavaş balığı yutuyor. Verimlilik, üretim işletmeleri açısından en dar anlamı ile üretime giren tüm üretim elemanlarından (emek, sermaye, hammadde, girişimci) en iyi şekilde yararlanmak ve değer ortaya koymak olarak ifade edilirken, Geniş anlamda verimlilik ise çıktıların ve bu çıktıları elde etmek için kullanılan faktör girişlerinin toplamına oranı olarak tanımlayabiliriz. Üretim sırasında verimlilik birçok bakımdan etkilenmektedir. Bunlar ekonomik istikrar, ücretler, piyasanın yapısı ve yatırımların özelliği açısından ortaya çıkmaktadır. Ayrıca verimlilik kavramı sektörler bakımından farklılıklarla ortaya çıkabilir. Bu nedenle verimliliği işin özelliğine göre inceleyerek irdelemek ve değerlendirmek gerekmektedir. Peki gelişmiş ülkeler verimlilikle ilgili ne yapmışlar? Cevap veriyorum. Yapılması gerekenin en iyisini yapmaya çalışmışlar. Başarılı olmuşlar mı? Şekil A da görüldüğü gibi. Aklın yolu birdir. Öyle ise biz neden yapmayalım? Haydi buyurun. Peki nereden başlayalım? Önce kendi kişiliğimizden, şahsımızdan, düşüncemizden, başarımızdan yani lider olarak düşünmeli ekibi ile birlikte fikir teatisinde bulunmalı, işletme zihniyet olarak bunu benimsemeli ve buna inanmalı, yararlarını görebilmelidir. Ekonomi kıt kaynakları kullanarak, sınırsız insan ihtiyacını karşılama faaliyeti olduğuna göre kaynaklar kıttır. Ne yapmak lazım? İdareli kullanmak. Haydi kullanalım. Ekonomi içerisinde ulusal ve uluslar arası pazarlara yönelik üretim yapılması amacı üretimde kullanılan faktörlerin zaman içerisinde azalması ve buna bağlı olarak ekonomide kıt malın pahalı olması nedeniyle mevcut değerlerden azami oranda yararlanmayı gerektirmektedir. -Ülkemizin kalkınmasının hızlanması, -Enflâsyon oranını düşürmek, -Milli gelirin adil paylaşımı, -Yatırımların artırılmasını istiyorsak verimlilik kavramının hakkını vermeliyiz. Üretimdeki girdileri inceleyerek verimliliği daha iyi değerlendirebiliriz. Verimlilik kavramını oluşturan en önemli girdilerden birisi emek yani işgücü verimliliğidir. Emek verimliliği günümüzde hayli önem kazanmış durumdadır ki verimlilik denildiğinde ilk akla gelen işgücü yani emeğin verimliliğidir. Bu anlamda emek verimliliği, elde edilen bir ürünün yine o ürünün elde edilmesinde kullanılan emeğe oranı olarak tanımlayabiliriz. Emek; Sahip olanın dışında kullanılamayan, Biriktirilemeyen, Sahip olan kişinin psikolojisiyle yakından ilgili olan, Sosyal ve ekonomik yönünün ağır bastığı bir faktördür. İşgücü üretim faktörlerini birleştiren, organize eden onlara canlılık kazandıran bir unsurdur. Bir birin malın üretiminde emek için harcanan para ya da kullanılan insan gücü sayısı üretilen malın maliyetini etkileyen en önemli değerdir. Bu nedenle üretim işletmeleri, insan kaynakları departmanı ile üretim müdürleri sıkı bir şekilde işbirliği ve koordineli olarak işgücünden en yüksek verimi sağlamalıdır. Hesaplamalar ve plânlamalar yapılırken makul ölçülerde üretimin sağlanabileceği işgücü hesaplanmalıdır. Bu vesile ile gereksiz işgücü başka alanlara ya da ihtiyaç duyulan alanlara kaydırılmalıdır. Ayrıca istihdam edilen işgücünün mesleki eğitimi de şarttır. Çalışan personele ekip ruhu veremezseniz işletmede ferdi ve keyfi hareketler başlar neticede huzursuzluklar ortaya çıkar. Bunun için personelle her zaman barışık olmak durumundayız. Çalışan kişilerin her türlü eğitimleri yapılmalı yenilenmeli ve takip edilmelidir. Verimlilikte ikinci en önemli verimlilik unsuru hammadde ve malzemelerin verimliliğidir. Hammaddenin en iyi şekilde korunması, istifi, depolanması ve saklanması da önemlidir. Bu önem hammaddenin ya da malzemelerin kimyasal ve fiziksel özellikleri ile ön plâna çıkar. Bunun yanında kullanılan malzemenin; Kıymeti, İşlem sırası, yeri ve zamanı, Stok yeri ile kullanım yeri arasındaki mesafe, Malzemenin kimyasal ve fiziksel özellikleri, Depolama şartları ve süresi, Malzemenin korunması gibi durumlarla birlikte istiflenmesi sırasında verilecek hasarlarda göz ardı edilmemelidir. Hammaddenin kullanımı sırasında firenin en aza indirilmesi israfı önlemek açısından önem arz eder. Bunun yanında kullanılan yardımcı malzemelerde hammadde kadar önemlidir. Öyle ise üretim sırasında ki girdilerin hepsi kendi çapında kıymetlidir.
Üretim ünitelerinde arazi ve binaların kullanışlı olup olmaması, yapılan işin üretimine uyup uymaması da verimi etkileyen diğer bir etkendir. İşletme kaynaklarından arazi, işletme için gerekli olan bina ve tesislerin yerleştirileceği temel unsurdur. Bu nedenle arazi ve binaların verimli bir biçimde kullanımı maliyeti düşürmek bakımından önemlidir. Üretim amaçlı kullanılan alanın ve binanın verimliliği o alan içinde yapılan üretim miktarının artışı ile artar.
Kullanılan makinelerin verimliliğine gelince bu durum vardiya usulü çalışmada bütün işletmelerde problemdir.
Çünkü üretim işletmeleri milyonlarca lira ya da dolar vererek makine alarak makine parkını genişletir. Ancak onu kullanmaya çalıştırmaya gelince günün sadece 8 ya da 10 saatinde yararlanır. Diğer saatlerde üretim ünitesinin tüm birimleriyle birlikte tesisatı ve makineleri boş durur ya da dinlenmeye alınır.
O zaman aklıma şu geliyor. Üretim işletmeleri bu makineleri 8 ya da 10 saatliğine kiralasalar diyorum. 24 saat çalıştırıp kullanmadığım bir makineye milyonlarca dolar verip almak yerine kiralasak mı acaba?
Diğer taraftan bu makine ve teçhizatın zamanı geldiğinde tamir ve bakımlarının da hassasiyetle yapılması gerekmektedir.
Şimdi soruyorum.
Kaç tane üretim işletmesinde elektrik tesisatını gözden geçiriyor?
Donanımı kontrol ediyor?
Kullanılan ısıtıcıları, çalıştırılan motorları, aydınlatma araçlarını, elektrik düğmelerini, tesisat eklenti yerlerini, gözden geçiriyor;
Yaptığım araştırmaya göre sanayide dünyanın en pahalı elektriğini kullanıyoruz. 2011 yılında elektrik % 14,6, doğalgaz da
% 18,2 lik artış görüldü. Enerji girdi maliyetindeki bu artışa karşın, imalât ürünlerine ancak %5,3 yansıtılabildi.
Kullanılan malzemelerin kalitesini ve kullanım süresini takip ediyor muyuz?
Üretimin ve yaşamın en sıcak kelimesi paradır.
Para işletmeler açısından bir araçtır ve aynı zamanda en büyük amaçtır da.
Elde edilmesi, kullanılması büyük bir ustalık ve bilgi birikiminin yanında geniş bir öngörüde gerektirir. Bu nedenle kullanımı çok büyük bilgi birikimi ister.
Örneğin bir işletme500 bin lirasını öyle değerlendirir ki belirli bir sürede 600 bin liraya yükseltirken, bir başka işletme aynı sürede 500 bin lirayı 700 liraya çıkartabilir ya da 550 bin liraya düşürebilir.
Öyle ise finansman kaynağının kullanılması yani paranın değerlendirilmesi de önemlidir.
İşletmeler finans kaynağını kendi öz kaynaklarından kullanabileceği gibi yurt iç ya da yurt dışından da sağlamış olabilir. Ancak şurası bir gerçek ki yabancı kaynakları kullanmak öz kaynaklara göre daha fazla titizlik ve dikkat isteyen bir unsurdur.
Bütün ülkelerin kalkınmalarında ve büyümelerinde sermaye yani kaynak sağlama ve elde etme hayli riskli ve zahmetli bir çalışma ister. Üretim elemanlarından birçoğunu bir şekilde elde edebilirsiniz ancak sermaye ya da para denilen kaynağın elde edilmesi hem riskli hem de zahmetli bir çalışma gerektirir.
Yukarıda önemine vurgu yapmaya çalıştığımız verimlilik artışlarının ülkemize ve çalışanlara çok büyük yararlar sağladığı aşikârdır. Bu nedenle; Verimlilikle teknolojik değişiklikler kolaylaşır.
Kalite de istenilen seviyeyi yakalamak kolaylaşır.
Gelir dağılımı adil hale gelir.
İşletmeler yeni vizyon belirlemeye başlar.
İnovasyonu gerçekleştirme şansını yakalarsınız.
Sosyal barışa katkıda bulunur.
Verimlilikle kâr marjında olumlu değişiklikler ortaya çıkar.
Verimlilikle ülkedeki ekonomik büyüme sağlanır.
Çalışanların geliri artar.
Yukarıda bahsettiğimiz verimliliğin temel taşlarını zaman kullanımı oluşturmaktadır.
Öyleyse verimliliği artırmak demek zamanı iyi yönetmeyi gerektirir.
Ne gibi yani,
Zamanında üretmek, zamanında teslim etmek, hatalara zamanında müdahale etmek, tahsilatı ve ödemeleri zamanında tahsil etmek ya da ödemek, zamanında hammadde tedarikini sağlamak, ihtiyaç duyulan alanlara personel takviyesini zamanında yapmak gibi.
Verimlilikle ekonomik kalkınma arasında sıkı bir ilişki vardır. Özellikle gelişmekte olan ülkeler bakımından verimlilik ölçütü çok daha önemlidir.
Verimliliğin önemi ülke ekonomisinin genel durumu ve gidişini belirlemede kullanılan işsizlik, enflâsyon, ithalat-ihracat, döviz kuru gibi ekonomik göstergeler için önemli bir yer tutar.
Dışa bağlı bir ekonomik yapıya sahip olan, dışarıdan almadan yani ithal etmeden üretemeyen bir ekonomik yapıya sahip olan ülkemiz için verimliliğin ne kadar önemli olduğu anlaşılmıştır inşallah.
Az gelişmiş ülkeler hem arz hem de talep yönünden fakirliğin kısır döngüsü içindedirler. Aynı zamanda bu ilkelerde reel gelir seviyesi de hayli düşük seyretmektedir. Bu durum yatırımlarında düşük seviyede olmasına yol açmaktadır. Yatırımlar sınırlı olunca da verimlilik değeri de düşük olmakta, bunun sonucunda da düşük bir gelir seviyesi ortaya çıkmaktadır.
Genel olarak bütün işletmelerde, işletmelerin kâr elde etmelerinde verimliliğin artırılması işletmelerin önde gelen stratejileridir. Verimliliğin artırılmasında sadece üretimde verimliliğin artırılması yetmemekte, hammaddenin elde edilmesinden üretilen mamullerin tüketiciye ulaşıncaya kadar yapılan bütün işlemlerde verimlilik dikkate alınmalıdır.
Sonuç: Çağımızda, ekonomik, teknolojik ve sosyal alanlarda ki hızlı ve sürekli gelişmeler bütün işletmeleri etkilemektedir.
Geçmiş başarılarımızın arkasına sığınmak işletmeleri geriye götürür. Dünkü başarı dünde kaldı, bugün hangi başarıyı sağladık ya da bugün neredeyiz sorusuna makul ve mantıklı bir cevap vermek gerekir.
Bu nedenle firmalar çevreyi incelemeli neler olduğunu anlamalı ve gerekli yenilikleri ve değişimleri yakalamalıdır.
Hızlı balığın yavaş balığı yuttuğu bir ortamda işletmeler asla hantal bir yapıya sahip olmamalıdır.
Şunu asla unutmamalıyız. İşletmeler herhangi bir ürünü bir ülkede tasarlar, başka bir ülkede üretir, diğer bir ülkede ise pazarlayabilir. Başarılı işletmeler piyasada rekabetçi bir yer elde etmek için sürekli olarak yeni stratejiler belirlemek durumundadırlar.
Geleceği yeniden biçimlendirirken, yüksek bir verimlilik anlayışını kazanabilmek, yapılacak yeni çalışmalara yeni bir anlam değer ve boyut katarak yeni geleceğe daha hazırlıklı olunmasını sağlar.
Ne üretirseniz üretin ve şunu asla unutmayınız.
Günümüzde müşteri kraldır ve Kralı memnun etmekte size düşüyor.
Yeniliklere açık olmak ve sürekli gelişebilmek, yüksek verimlilik kriterlerini başarıyla uygulamakla mümkündür.
Bir zincirin kuvveti, en zayıf halkasının dayanıklılığına bağlıdır. Zayıf halkaların sürekli kuvvetlendirilmesi zincirin kuvvetini artırır. Sizlerin verimli bir iş hayatı geçirmeniz dileğiyle haydi kolay gelsin…..